Sosyal Medya

Düşünce Platformu

Yarın, çok geç olabilir…

Yine İslâm tarihinin de, dünya tarihinin de neredeyse bin yıllık en önemli bölümünü yaptığımız Selçuklu, Eyyûbî ve Osmanlı tecrübelerinde, gücü değil hakikati eksene aldık.



Yusuf Kaplan - Yeni Åžafak

Türkiye kuÅŸatılıyor…

Güney sınırlarımız üzerinden Türkiye’nin altı oyuluyor…

Nevzuhur bir “terör devleti” icat edilerek bütün bölge ülkelerinin ama özellikle de Türkiye’nin güvenliÄŸi ve bağımsızlığı tehdit ediliyor…

Türkiye, bu duruma seyirci kalamaz: Bir yandan bütün diplomatik imkânlar harekete geçirilmeli ama öte yandan da duruma derhal müdahale edilmeli, emperyalistler ters köşe yapılmalı, oyunları bozulmalı!

GÃœCÃœ KUTSAYAMAYIZ AMA GÜÇLENMEK ZORUNDAYIZ…

En iyi zafer, savaşmadan kazanılan zaferdir. Bu, doğru.

Savaşmadan zafer kazanmanın olmazsa olmaz şartları var elbette.

Her bakımdan güçlü olmak, bunların başında gelir.

Gücü kutsamıyorum, kutsayamayız. 

Bizim gücümüz, maddî güce deÄŸil hakikate dayanır. 

İslâm tarihi boyunca böyle olmuştur büyük ölçüde.

Yine Ä°slâm tarihinin de, dünya tarihinin de neredeyse bin yıllık en önemli bölümünü yaptığımız Selçuklu, Eyyûbî ve Osmanlı tecrübelerinde, gücü deÄŸil hakikati eksene aldık. 

O yüzden yeryüzünde, Ã¼Ã§ kıtada en az beÅŸ asır adaleti hâkim kılan-yeniden keÅŸfedilmeyi bekleyen- muazzam ve muazzez bir medeniyet tecrübesi armaÄŸan ettik insanlığa.

Fakat içinde yaÅŸadığımız dünyada, dünya, güç üzerinde/n dönüyor…

Ne yazık ki, vaziyet böyle.

Hakkın, hukukun, adaletin büsbütün hiçe sayıldığı, üstelik de “özgürlükler, hukukun üstünlüğü, demokrasi” gibi Batılıların iÅŸgallerini maskeleyici ayartıcı sloganlar eÅŸliÄŸinde hukukun ve adaletin yok edildiÄŸi bir zaman diliminde yaşıyoruz.

Gücü gücü yetene” ilkesizliÄŸinin, “güçlü olanın hayatta kalabileceÄŸi” Darwinyen orman kanunlarının tek geçer akçe hâline geldiÄŸi bir dünyada varlığınızı sürdürebilmek için her bakımdan güçlü olmak zorundasınız.

DÄ°PLOMASÄ° VE Ä°KÄ°NCÄ° FIRAT KALKANI HAREKÂTI

SavaÅŸ, en son seçenektir, elbette ki. 

Bunu söylemek bile gerekmiyor. 

Ama tehlike her geçen gün hızla büyüyor ve durum, bizim kontrolümüzden çıkmak üzere…

Tıpkı Birinci Fırat Kalkanı operasyonunda olduÄŸu gibi, bir yandan bütün diplomatik adımları atmak Ã¶te yandan da duruma fiilen müdahale etmekten baÅŸka seçenek kalmıyor önümüzde…

Meselenin diplomatik ayağını aslâ ihmal edemeyiz. 

Türkiye, bu konuda ÅŸu aÅŸamada önemli diplomatik ataklar geliÅŸtiriyor: Önce Ä°ran Genelkurmay BaÅŸkanı Türkiye’ye geliyor… Ardından ABD Savunma Bakanı… Sonra da Rusya Genelkurmay BaÅŸkanı gelecek…

Bu arada BaÅŸbakan Binali Yıldırım, Uzak Asya kaplanlarına ekonomik ve stratejik deÄŸeri büyük bir çıkarma yapıyor.

DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu, Irak, Suriye, Erbil hattında mekik dokuyor… Özellikle Barzani’nin referandum giriÅŸimini önlemek için bütün diplomatik imkânları kullanıyor.

Tam bu noktada, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Erbil’in referandum kararı, savaÅŸ sebebi sayılmalı” açıklaması, Türkiye’nin elini güçlendirecek Ã¶nemli ve tarihî bir açıklama olarak kayda geçirilmeli ve iyi deÄŸerlendirilmeli.

Bu diplomatik ataklar sürerken Türkiye, “terör devleti”nin kurulmasına karşı askerî olarak müdahalede bulunmaktan çekinmemeli, Türkiye’nin altını oymaya çalışan emperyalistlere ve kuklalarına beklemedikleri bir ders vermeli.

TÃœRKÄ°YE’NÄ°N ALTININ OYULMASINA SEYÄ°RCÄ° KALAMAYIZ!

Türkiye, tam bir yıl önce baÅŸlattığı Fırat Kalkanı operasyonuyla hem stratejik üstünlüğü hem de psikolojik üstünlüğü ele geçirmiÅŸti bölgede ilk kez.

Ama emperyalist devletler, bu durumdan çok rahatsız oldular ve terör örgütlerine, özellikle de YPG’ye, “DEAÅž’la / terörle savaşıyoruz” diyerek açık açık, gözümüzün içine baka baka silah yardımı yapmaya, dahası bölgede, tam bir çıbanbaşı iÅŸlevi görecek, bölge ülkelerini karıştıracak özellikle de Türkiye’nin parçalanmasına kadar gidecek kadar tehlikeli bir “terör devleti” icat etmeye baÅŸladılar…

Bütün yapılanların nihâî hedefi, önce Türkiye’nin dışardan kuÅŸatılması, sonra içerden karıştırılması ve son olarak da parçalanmanın eÅŸiÄŸine sürüklenmesidir.

Türkiye, bu duruma daha fazla seyirci kalamaz. 

Türkiyeİkinci Fırat Kalkanı operasyonunu başlatmalı ve emperyalistleri ters köşe yapmalı, hepsine unutamayacakları bir ders vermelidir.

Unutmayalım: Yarın, çok geç olabilir…

Vesselâm.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.